Sesimizin ne kadar önemli bir meslekî araç olduğu şüphesiz, tartışılmaz bir gerçek? Ses hastalıklarının pek çoğu, (özellikle profesyonel ses kullanıcıları şeklinde gruplandırdığımız öğretmenler, çağrı merkezi çalışanları, din görevlileri, avukatlar, ses sanatçıları ve tiyatrocular, politikacılar gibi) sesin yüksek performansla ve zorlanarak kullanılmasına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu grup içerisinde özellikle öğretmenler, çoğu çalışana göre, daha fazla konuşmak zorunda kalmaktadır. Yapılan bir araştırma, diğer profesyonel ses kullanıcılarına göre 32 kez daha fazla ses sorunu yaşamaya yatkın olduklarını göstermektedir.
10 yaşında enerjik çocuklardan oluşan 50 kişilik bir sınıf düşünün. Üstüne, sınıftaki çocukların bastırmaya çalıştıkları fısıltıları, koridordoki sesleri, sokaktan gelen gürültüyü, onun üstüne de her tahtayı kullanışta havada uçan tebeşir tozunu ya da beyaz tahtaların kalemlerinden yayılan kokuyu ekleyin? Öğretmenler kalabalık, gürültülü, akustiği bozuk sınıflarda seslerini öğrencilere duyurabilmek için neredeyse bağırmak zorunda kalıyorlar. Bu eforun üstüne, çevresel faktörler de eklenince, daha sık ses rahatsızlığı yaşayan grubu öğretmenler oluşturuyor. Konuşmaların çoğu nefes verirken gerçekleşmektedir. Akciğerlerden gelen hava, ses tellerini titreştirerek, ses tonu oluşmasını sağlar.
Bu ses tonu; dil, dudak ve yumuşak damak hareketleriyle farklı sesler haline dönüştürülür ve bu seslerin koordinasyonuyla konuşma oluşur. Çıkardığımız sesin kalitesi ses tellerinin ne kadar rahat (ya da eforla) hareket ettiğiyle yakından ilişkilidir. Ses telleri senkronize bir şekilde titreşirse, çıkan ses de kulağa hoş gelir. Ancak sert bir şekilde, zorlanarak bir araya gelirlerse, çıkan ses sadece hoş olmamakla kalmaz, ses telleri, kalıcı bir şekilde hasar görebilir. Her bağırma durumunda ses telleri birbirleriyle çarpışır. Bu durumun çok sık tekrarlanması halinde ses telleri ödemlenir, hareketleri kısıtlanır ve ses kısılır. Daha uzun vadede ise ses tellerinin üzerinde nodül adı verilen küçük yapılaşmalar oluşur. Erken teşhis edildiğinde nodüller ses terapisiyle tedavi edilebilir ancak çoğu vakada sesi kötü kullanma devam eder ve nodüller de büyür.
Cerrahi müdahale nodülleri ortadan kaldırsa dahi, nodülün oluş sebebini ortadan kaldırmadığı için, soruna ancak geçici bir çözüm sağlar. Pek çok öğretmen için; ses sağlığını arttırmak ve çevresel faktörleri kontrol altına alarak, günlük yoğun ses kullanımının yarattığı travmanın tamamen ortadan kalkmasa da minimum seviyeye inmesini sağlamak, ses kullanma şeklini değiştirmekle mümkün olacaktır. Ses problemlerini önlemede önemli olan ilk adım, kişinin sesini tanımasıdır. Kişinin ses kalitesinin (yumuşak, kısık, hırıltılı, kalın v.b.) ve konuşurken sarfettiği eforun (rahat, iterek, zorlayarak, sıkıştırarak v.b.) farkında olması, nelerin değişmesi gerektiği konusunda faydalı ipuçları sağlayacaktır. Konuşma alışkanlıklarının yanı sıra yemek ve uyku düzeni, sosyal alışkanlıklar, boş zamanların nasıl değerlendirildiği ve aile hayatı da ses kullanımını yeniden düzenlemede önem taşımaktadır. Bununla beraber uzman bir konuşma ve lisan patoloğundan öğrenilecek tekniklerle, öğretmenler için meslekî anlamda hayat, çok daha kolay olacaktır.
Ses Kullanımı Konusunda Öneriler
• Sesinizdeki değişikliklerin farkında olunuz
• Konuşurken iterek ya da zorlayarak ses çıkarmaktan kaçının
• Çok uzun cümleler kurmamaya çalışınız. Uzun cümleler, nefes desteğinizin sonuna geldiğiniz sırada, tükenmek üzere olan yetersiz nefesle ses çıkarmanıza sebep olur.
• Sesiniz yorulursa, dinlendiriniz
• Sıkça yapılan boğaz temizleme hareketi ve öksürükler, ses tellerinizi tahriş ederek yıpratır ve sesinize zarar verebilir. Bu nedenle, boğazınızı temizleme hareketinden kaçının, boğazınızı temizleme ihtiyacınızı birkaç yudum su içerek ya da “hmmm” şeklinde mırıldanarak gideriniz
• Gün boyu su içmeye gayret ediniz (8-10 bardak) . Nem, sesiniz için faydalı olacaktır.
• Sigara kullanmayınız.
• Çay, kahve ve alkol tüketimini azaltınız. Bu tür içecekler, ses tellerinizin kurumasına ve mukus/sekresyon (balgam) artışına sebep olabilir.
• Uykunuzu almaya özen gösteriniz. Uykusuzluk, seste yorgunluğa ve ödeme neden olur ve ses kısıklığına yol açar.
• Reflü probleminiz varsa, tedavisine başlamanız faydalı olacaktır
• Allerji ve nezle ilaçlarını doktor tavsiyesi dışında kullanmayınız
• Sınıf içindeki gürütüyü azaltmada, sesinizi zorlamanın dışında yöntemler geliştiriniz
• Mentollü nefes açıcılar, şekerler ve pastiller ses tellerinizin kurumasına yol açabilir. Bunların tüketiminden mümkün olduğunca uzak durmaya gayret ediniz.
• Ses egzersizlerinizi düzenli ve eksiksiz yapmaya özen gösteriniz.
• Seslerini yüksek bir kapasiteyle kullanmalarından dolayı öğretmenlerin sesleri, hasar görmeye daha yatkındır. Sözkonusu hasar ortaya çıkmadan, ses eğitimi almaları, ciddi oranda iş gücü kaybına ve performans düşüklüğüne engel olacaktır.
• Eğer konuşmak sizin için özel çaba gerektiren bir aktivite olmaya başladıysa, sesinizi kullandıktan sonra boğazınızda rahatsızlık ya da ağrı, sesinizde yorulma ya da kırılmalar hissediyorsanız, en kısa zamanda bir Kulak-Burun-Boğaz uzmanına başvurunuz.
Ses Problemi Nedenleri Nodül
Nodül, sesin hatalı ve yoğun kullanımıyla, ses telleri üzerinde oluşan nasırımsı yapılardır. Bunlar asla kötü huylu lezyonlar değildir. Nodüller %90 oranda ses terapisi ve ses istirahatı ile tedavi edilebilirler. Ses terapisine cevap vermeyen bazı ender vakalarda son çare olarak cerrahi tedavi gerekebilir. Ses terapisinde amaç nodüllerin tedavi edilmesi ve bir daha oluşumlarının önlenmesidir.
Reflü
Hem çocuklarda hem yetişkinlerde görülebilen reflü, her zaman mide şikayeti şeklinde belirti vermez ancak yine de ses problemlerinin önemli bir sebebi olabilir. Bu hastalıkta mide asidi, mideden yukarıya taşarak geriye doğru kaçar ve uğradığı tüm dokuları hasara uğratarak ses telleri üzerine dökülür. Hastalarda sabah öksürükleri, sabah ses kısıklığı, ağıza acı su gelmesi, boğazda yanma, yutma güçlüğü, boğazda yumru varlığı hissi, midede yanma/bulantı gibi belirtiler verebilir. Reflü, ses tellerinde hasar meydana getirerek, hem iyi hem de kötü huylu patolojilere zemin hazırlar.
Sigara
Sigara, sesin en önemli düşmanıdır! Sigara kullanmak gibi, sigara dumanına maruz kalmak da solunum yollarınıza ve başta ses tellerinize hasar verir. Sigara nedeniyle ses tellerini oluşturan üç katmandan “reinke boşluğu” nda ciddi ödem oluşur ve bu ödem seste kalınlaşma, çift ses oluşumu ve ses kısıklığına yol açar. Bu oranda yerleşmiş ödem ancak cerrahi yolla tedavi edilebilir. Bazı durumlarda nodül ve kist gibi oluşumlar da bu ödeme eşlik eder. Yapılacak cerrahi tedavi öncesinde kesin olarak sigaranın bırakılması ve sonrasında da cerrahiyi mutlaka ses terapisinin izlemesi, ses tellerinin cerrahinin etkilerinden sağlıklı olarak kurtulabilmesi, kişinin sağlıklı sese kavuşabilmesi sağlanmalıdır. Sigara, sesteki kötü huylu lezyonların yani gırtlak kanserinin de en önemli nedenlerindendir.
Polip
Sesini yoğun kullanan kişilerde, sesteki yıpranmaya hatta ani travmaya bağlı olarak polip oluşabilir. Polipler mutlaka önce cerrahi olarak çıkartılmalıdır çünkü bulundukları yerde patlamaları, üzerinde oldukları ses telinin hasar görmesine ya da oradaki varlıkları, karşı ses telinin hasar görmesine yol açar. Cerrahiyi mutlaka ses terapisi izlemelidir ve cerrahinin etkilerinin sağlıklı olarak atlatılabilmesi, iyileşmenin tamamlanması ve yanlış konuşma alışkanlıklarının değiştirilmesiyle, bir daha aynı hasarın oluşma riskinin önüne geçilmesi gereklidir.